Lohusalık Dönemi ve Kadın Ruh Sağlığı

  Gebelik ve doğum birçok nedenle kadın ruh sağlığı üzerine etkilidir. Hormonal, genetik, çevresel, kültürel etkiler olabilir. Bütün bunlar göz önüne alınarak her kadın bütüncül bir yaklaşımla kendi yaşam koşulları içinde ve kendine özgü ruhsal yapısı ve kültürü ile değerlendirilmelidir.

  Kadın olarak var olabilmek toplumumuz içinde zaten birçok zorluk taşırken lohusalık döneminde hormonal etkilerin yanında yepyeni bir rol üstlenir kadın: annelik. Geçmişten beri anne olmaya yüklenen anlam ve beklentiler de kadın üzerinde ek bir yük getirebilir. Bir kadının gebe kalırsa, anne olursa daha mutlu olması gerektiğine ilişkin yanlış inanışlar eskiden beri vardır. Daha ileri gidersek gebe kalmak ve anne olmanın birçok sorunu çözümleyeceğine, ayrıca ruhsal sorunlara iyi geleceğine yönelik yanlış inanışlar da var. Bütün bunlar bile tek başına annelik rolünün kadınlar üzerindeki yükünü artırmaktadır

.Doğum sonrasında görülen kaygı, yorgunluk, ağlama nöbetleri, duygulanımda değişkenlik, unutkanlık, dikkati toplamada güçlük gibi belirtilerle seyreden durum annelik hüznü ya da postpartum hüzün olarak adlandırılır. 

 Genellikle ilaç tedavisine gerek duyulmadan düzelir. Bir iki hafta kadar sürer. Eğer yoğun depresif belirtiler varsa ve süre iki haftayı aşıyorsa doğum sonrası depresyon (lohusalık depresyonu, postpartum depresyon) açısından uyanık olunmalıdır. Postpartum depresyon mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durumdur. 

Lohusalık depresyonu tek bir nedene bağlı olmadığından tedavisi yine kişiye özgüdür.  Psikiyatrik ilaç tedavisinin yanı sıra psikoterapi yaklaşımlarından fayda görülür. İntihar riski ya da bebeğine zarar verme riski olan durumlarda hastaneye yatırılarak tedavi gerekebilir.

  Doğum sonrasında geçmişte var olan psikiyatrik hastalıkların alevlenmesi de görülebilir. Doğum sonrası psikoz gençlerde, ilk doğum sonrası ve daha önce ruhsal bozukluk geçirmiş olanlarda daha sık karşımıza çıkar. Yorgunluk, uykusuzluk gibi belirtilerle başlayabilir. Kısa zamanda gerçek dışı düşünceler, halüsinasyonlar gibi psikotik belirtiler eklenir. Hasta bebeğe veya kendisine zarar verme riski nedeniyle acilen tedavi edilmesi gerekir. Antipsikotik ilaçlarla tedaviye cevap alınamazsa elektrokonvülsif terapi (EKT) alternatif tedavi seçeneği olabilir.

  Tedavi edilen doğum sonrası psikozlu hastaların %95’i genellikle 2–3 ay içinde iyileşmesi beklenir.

 

Bunlar da ilginizi çekebilir
menopoz-donemi-ve-kadin-ruh-sagligi

Menopoz Dönemi ve Kadın; Ruh Sağlığı

Bazı kadınlar menopoz dönemini doğal bir yaşam dönemi olarak algılayarak yaşayabilir. Bazı kadınlar ise depresif, gergin, huzursuz olabilir....
ergenlik-donemi-ve-aile

Ergenlik Dönemi ve Aile

Ergenlik dönemi, aileler için sıkça karşılaşılan zorlu bir süreçtir ve birçoğumuz bu dönemi çocuklarımızla geçirirken duygusal dalgalanmalar yaşarız. Bu dönemde, ergenler bağımsızlık arayışlarını keşfederler ve bu arayışları sık sık aile içi anlaşmazlıklara yol açabilir. İletişim zorlukları ortaya çıkabilir....
gebelikte-kadin-ruh-sagligi

Gebelikte Kadın Ruh Sağlığı

Gebelikte oluşan fizyolojik ve hormonal değişimler bir takım duygusal çalkantılara neden olabilir. Gebelikte depresyon çokça karşılaştığım vakalardan biridir. Neyse ki bu durum önceden bilindiğinden çoğu zaman ailenin ve gebe ile ilgilenen hastane personelinin gebe kadına daha özenli bir yaklaşımda bulunmasını sağlar....